🐅 Nuri Harun Ateş Neden Olmasın
Nuri Harun Ateş ; 25 Mayıs 2022 günü Kafası Karışık Kontrtenor performansı ile Villa Levante Bornova - İzmir Sahnesinde sizlerle
NuriHarun AteşSong · 2016
Bayram Tatilinde Köylere Gidelim. İsmail Kahraman. belgeselciismail@gmail.com. 05 Temmuz 2022, 12:35. Gebze gazetesi www.gebzegazetesi.com ve gazete gebze ile www.gebzegazete.com da belgeselcinin not defteri köşesinde 4 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanan makalemiz.
Höre deine Lieblingssongs aus dem Album Geçmişe Susmasını Söyle (Bilal Karaman Akustik Versiyon) von Nuri Harun Ateş & Sezen Aksu. Musik-Streaming auf Smartphones, Tablets und PC/Mac mit Amazon Music Unlimited.
119 Siz neden o varlığın üzerinde olan hakikatleri Allah’ın adıyla anıp, o hakikatlerden faydalanmıyorsunuz. Size en ince ayrıntısına kadar sunulan hakikatleri kendinize yasak etmeyin. Ancak kendi cehaletlerinin baskısı altında olanlar, doğrusu onların çoğu bir bilgileri olmadan, kendi hevalarına uyarak hakikatlerden saparlar.
Nuri Harun Ateş - Kafası Karışık Kontrtenor. Konser / Alternatif Müzik. 02 Kasım 2021. 21:00. Bu etkinliğin süresi geçmiş. Öne Çıkar. Genel. Açıklama. Bilet Al.
Kızlar Kampı (1987) Kült Sinema. Takip et. Tatile çıkan bir gurup kızın peşine takılan bir psikopatın onlara yaşattığı dehşetin hikayesi. Ateşli Kızlar Kampta adlı filmle aynı senaryoya sahip ancak oyuncular farklı Senaryo ve Reji: Kadir Akgün. Oyuncular: Nuri Alço, Orhan Basaran, Gül Deren. Bildir.
Behlül_i Dânâ, Harun Reşid zamanında yaşamış bir ermiş kişi. Harun Reşid, Behlül Dane'yi koruyup kolluyor ve onun fikirlerinden istifade ediyormuş. Aslında halk arasında Behlül garip davranışları yüzünden deli olarak biliniyor.Oysa o bir hak aşığı, halk adamı ve alaycı ve hicivli nükteleri olan bir derviş.
AmeliyatOlduğunuz Belli Olmasın; Burun Eğriliği Neden Ve Nasıl Oluşur? Harun GÖK: Doğum Yeri - Yılı : Ayancık - 1987
Diziden neden ayrıldı? İlk yayınlandığı dönemde ekranların fenomen dizisi olan Behzat Ç. 3 sezonluk çekimin ardından 6 yıl sonra tekrardan yeni bölümleriyle Netflix'de başladı. Yeni sezonun en çok merak edileni Harun Komiser karakteriyle dizide yer alan Fatih Artman'ın yeni sezonda neden rol almadığı oldu. Bir zamanların
Ateşmangal kıvamına gelince etler pişiriliyor. Afiyetle hepsi yeniliyor. Tabiki çayımız eksik olmuyor. Yiyim içip toparlanıp yola koyuluyoruz. Kazasız belasız evimize varıyoruz. Beni davet eden ve beraber gittiğim abilerime bu gün için teşekkürü bir borç bilirim.. 3rd February 2013, MÜMİN tarafından yayınlandı. 0.
N2e7D. dar-ül loveda harika performans gösteren güzel sesli boyalı kuş. an itibariyle disko kralında bizi şaşırtan kişi. hafif kırık bir tip ama inanılmaz bir ses. bang bang cover'ı dan dan'ı mükemmel söyledi. 28 nisan gecesi disko kralı'ında sergilediği performansı izlemek için bi zahmet tıklayınız gayet eğlenceli tatlı saygılı bir adam olmakla beraber yeteneği daha 2 prova yapıp çıktığımız disko kralında halkın sesi ile bkz wuuuuuuuuuuuu bu kanıtlanmıştır. sahne şovları ve sesiyle dikkat çeken sanatçımız su sıralar garajistanbul, mahalle gibi yerlerde çıkıp çatır çutur şarkılarını söylüyor. allah sesine zeval vermesinkiiii bizde çalalım dimi buda kingo disko okan hatırası bizlerden sizlere sadece bir kış masalını soylemesini dinlemek icin her hafta izlemeye gidebilecegim sanatcı "dar-ül love" oyunun muhteşem oyuncusu... 26 ekimde garajistanbul'da verdiği konserde seyircilere unutulmaz dakikalar yaşatan, ileride çok daha iyi yerlere geleceğini düşündüğüm yetenekli sanatçı. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Hayatın, dünyanın ve en çok da bu ülkenin, insanı getirdiği bir nokta var “Neden uğraşayım, neden yazayım, neden bir söz söyleyeyim ki? Zaten hiçbir şey değişmiyor” noktası. Sırf bu yüzden yaptığı işi bırakan, amacından vazgeçen yüzlerce insan var sokaklarda. İstiyorlar ki hepimiz susalım. Kendimizi bıyıklı beyler, naylon çoraplı kadınlarla bir örnek yapalım. Dışarıdan böyle olursak içeride “görünmeden” ne yaşarsak yaşayalım… Hırsızlık, tecavüz, şiddet, cinayet serbest olsun, konuşulmasın ama insan olmak, doğanın parçası olmak, renklere sarılmak, sevmek, birbirini olduğu gibi kabul etmek, din, dil, ırk, cinsiyet, seçim karşısında hoşgörü ve sevgi duymak tehdit unsuru olsun. Nefretle, öfkeyle, önyargıyla, saygısızlıkla beslenelim. 1950’lere kadar gelebilsin ülke. Daha fazla ilerlemesin. Dünya değişirken, evrilirken biz evrimi yok saydığımız gibi geriye evrilelim. Kimse ötekinden haberdar olmasın, önümüze koyulandan daha fazlasını öğrenmeyelim. Jakarlı perdelerimizin ardında çayımızı yudumlayıp razı gelelim başımıza gelenlere... Sonra birisi bir yazı yazıyor, bir şarkı söylüyor, bir fotoğraf çekiyor, bir film yapıyor hatta bazen hiçbiri değil; yolda giderken biri ötekine gülümsüyor ve yine güçleniyorsun, bugüne dek neden uğraşıp didindiğini hatırlıyorsun. O her şeye rağmen hiç durmadan üretenler sayesinde güzelleşiyor dünya. Ne yaşarsa yaşasın, her zorluğa rağmen renklerini dünyayla paylaşanlar sayesinde. Türkiye toprakları çok bereketli. Ne ekersen çıkar. Koca koca binalar da çıkar renk renk çiçekler, meyveler sebzeler de, pırıl pırıl gençler, çok yetenekli sanatçılar da. Sanatçılar için malzeme bol. Bu nedenle aslında devasa bir sanat turizmi, ticareti yapma şansı var ülkenin. Sanat sadece resim, heykel, şiir, minyatür, tiyatro, dans değil. Bir kesimin “eğlence” olarak gördüğü müzik de sanat. Bunu anlayamamak, bu ülkenin tarihine de kültürüne de vurulan en büyük baltalardan biri. Ama konumuz bu değil. Konumuz renkler. Tüm dünyanın her anlamda renklerin eşitliğini konuştuğu bir çağda, 2020’de, biz hala homoseksüelliği sapkınlık olarak görüyor, kişinin kendini hissettiği gibi sunma, yaşama, ifade etme hakkını yok sayıyoruz. Keşke sadece yok saymakla kalsak! Bir de bunu tüm cesaretiyle ifade edenleri aşağılıyor, cezalandırıyoruz. Dikkatinizi çekerim “onlaaaar” ya da “bir kesim” yapıyor bunu demiyorum. Suskunluklarımızla, üzücü olduğunu düşündüğümüz haberleri okumayı, dinlemeyi istememekle, tepkisizliğimizle hep birlikte yapıyoruz bunu. Bizim pasifliğimize inat, hayatımızı güzelleştiren işleri üretenlere ihanet ediyoruz. Pandemi döneminde tüm dünyada, evlere kapanan çocuklara yapılan “gökkuşağı çizelim” kampanyası küçük çocuklar için nasıl naif ve içten bir hareketti! Binalar arasına sıkıştırılmış, kat kat pileli perdelerin ardına tıkılmış ve eğlensin diye AVM’lere götürülen çocuklara “gökkuşağı sapkınlık işaretidir” diyebilecek kadar dar görüşlü, doğadan, hayattan, yaşama heyecanından bihaber insanların Twitter’da ülke yönlendirmesine izin veriyoruz biz. Kimse çıkıp da “gökkuşağı doğanın parçasıdır” demediği ve inadına küçük büyük hepimiz camlarımızı gökkuşağı resimleriyle, balkonlarımızdan fışkırttığımız sularla oluşan gökkuşaklarını videoya çekerek karşılık vermediğimiz için meydanı Twitter siyasetçilerine, cumhurbaşkanından çok cumhur gibi davrananlara bırakıyoruz. Hakikaten gökkuşağına düşman olanlar, çocukken hiç mi suyla oynarken çıkan renkleri görmediler? Hep mi binalar arasına sıkışıp gri renkten ötesini seyretmediler, hiç mi sevilmediler gerçekten, hiç mi bir gökyüzünde oluşan “ebem kuşağı”na dilek dileyerek bakmadılar, kainatın, yaratanın renkliliğine hayran kalmadılar, hiç mi sabundan balonlar yapıp üstündeki renkleri mutlulukla seyretmediler, bir kelebeğin kanatlarını, bir kuşun tüylerini hiç mi hayranlıkla izlemediler? Homoseksüellikten, farklı kimliklerden değil de doğadan mı korkuyor bu insanlar? Bu yüzden mi bunca boş AVM, bunca yarım kalmış inşaat var ülkede? Bu yüzden mi son 10 yılda doğal zenginliğimiz ülkenin kasası kadar boşaltıldı? Geçtiğimiz Cumartesi günü dünya çapında çok önemli sahnelerde yer almış ve saygın bir kontrtenor olan Nuri Harun Ateş ile bir söyleşimiz yayınlandı T24’te. Nuri Harun Ateş söyleşide annesinin onun eşcinsel olduğunu 3 yaşında anladığını ama bunu hiç kabul etmediğini anlattı. İlkokul ve ortaokulda uğradığı psikolojik şiddeti, 16 yaşında annesine erkeklere olan ilgisini anlattığında eczacı olan annesinin önce onu sonra kendini öldürmeyi düşündüğünü söyledi. Yaşadığı travmalar sonrasında 2 kez alkol tedavisi gördüğünü tüm açık yürekliliği ile paylaştı. Acılar birbiriyle kıyaslanamaz ama acılardan çıkan insanlar kıyaslanabilir ve herkes Nuri Harun Ateş gibi yaşadıklarını müziğe, sanata dökemez. Seneler sonra İstiklal Caddesi’nde özgürce yürüdüğü bir kliple manifesto gibi olan muhteşem şarkısını söyleyemez. Sadece bunlar değildi konuştuklarımız. Ayasofya’nın camii olmasının gündeme gelmesi politik bir manevradır diyordu Nuri Harun Ateş. “Bana ne yapılmış olursa olsun ben herkesi, beni, bizi kabul etmeyenleri de sevgiyle kucaklamak istiyorum” diyordu. Özetle “Cumhurbaşkanı homofobik değil bence çünkü bu konuda hiç düşündüğünü sanmıyorum” “Yaptıkları, söylemleri sadece politik eylemler” diyerek devam ediyordu röportajda. “Bir gün bize karşı çıkan insanların da eşcinsel çocukları olabilir çünkü bütün LGBTİ+ bireylerini birer anne doğuruyor” diyordu. Bu kadar samimi ve içten bir röportaj başlığı ayrımcı değil birleştirici bir dille “Bence Cumhurbaşkanımız Homofobik Değil” olduğu için eleştirildi. Bana özel atılan mesajlarda ne kadınlığım kaldı, ne Kürtlüğüm… Küfür olduğu varsayılan baskılanmış fantaziler ve kompleksler de cabası… Önyargılar sadece tek bir koldan değildi “Yazıklar olsun sen de mi yandaş oldun” diyenler de bolcaydı. Oysa başlığın ötesine gidip videoyu izleseler “belki” anlayacaklardı onların beni ve konuğumu etiketlerken aslında tam bir cumhurbaşkanı gibi bilgisizce, bilinçsizce politik bir hareketin parçası olduklarını. Tam da istenen cehalete ulaştıklarını ve buna rağmen Nuri Harun Ateş’in hepsine sevgiyle yaklaştığını da… Ama zaten ülkenin en büyük sorunu bu değil mi? Bilmeden fikir sahibi olmak, saygıdan bihaber etiketleme makinesi gibi yaşamak… Tıpkı Netflix’in Aşk 101 dizisi hakkında yaşanan olayda olduğu gibi. İçinde eşcinselliğe dair en ufak bir nefes alış, bir es, bir mimik dahi olmadığı dizi, eşcinselliğin simgesi gibi gösterilmeye çalışılıyor. Aşk 101’in müziklerini eleştirebilirsiniz. 90’lar dizisi deniyor ama müzikler 2000’lerde. Belki mekanları, belki konuşmaları eleştirebilirsiniz ki nihayet gerçeğe çok yakın bir lise dizisi ve gerçek İstanbul yıllarını buram buram özlemeye yol açan bir dizi olmasını eleştirebilirsiniz. Ama dizide eşcinselliğe dair tek bir sahne yok. Duvarlara anaokul çocukları tarafından çizilmiş bir gökkuşağı bile yok! İzlemeden hatta daha dizi yayınlanmadan önce geleceğin en iyi oyuncularından omaya aday gençlerin rol aldığı dizi, sosyal medyanın ana konusu oldu. Netflix ise bir “sosyal medya” platformu olarak anılmaya başlandı… Cehalet çok zor bir şey ama nefret dolu cesaret şeytanın doldurduğu boş silahtan bile daha tehlikeli. Cehaletten kurtulmak boy boy şehir üniversiteleri ile olacakmış gibi, ilkokul mezunu olduğu şaibeli rektörlerin, kızı yaşındaki öğrencilerine uçkuru heyecanlananların yönettiği kurumlara girebilmek uğruna sınavlara giren öğrencilerin başına gelen de az değil. Sınav ortasında sevdiği sanatçının şarkısı ile karşılaşmak öğrencileri hem gülümsetmiş hem de şaşırtmış, dikkatlerini dağıtmıştır muhakkak. Soruyu hazırlayan kişinin genç biri olması muhtemel. Ama bir soru yüzünden herkesten çok bu ülkeli olan, bu ülkenin değerlerini koruyan ve örnek olan Mabel Matiz’in ötekileştirilmesi, kırılması da kocaman kocaman eğitimcilere yakışmayan bir ayıp. Üstüne bir de Mabel Matiz’in ülkenin yıllardır devam eden en büyük ödüllerinden birine yeniden layık görülmesi ama konuşmasının ardında dev bir geçmişe sahip basın kuruluşu olan ödül töreni organizatörlerince sansürlenmesi sadece trajikomik denilebilecek bir başka ayıp oldu. Mabel bu ödülleri kabul etmeyebilirdi. Ama tıpkı Nuri Harun Ateş gibi o da sevgiden ve barıştan yana, küslükten ve ayrımcılıktan değil. Tek “ötekiliği” de bu olabilir ancak. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün "Kurumumuz yönetiminin milli, manevi değerlerimiz ve toplumsal değer yargılarımız konusundaki hassasiyeti açıktır" şeklindeki bir açıklamayla soruşturma başlatıldığını söylerken; Milli Eğitim’in ileride böyle şarkılar dinleyen çocuklardan çıkacağını düşünmek çok güzel. Twitter’da siyaset yapanlara karşı her mahalleden, her şehirden, her fikirden gerçek seveni olan müzisyenler var dünyada. Bu dünyayı o müzisyenlerle büyüyenler kurtaracak. Ve sosyal medyaya kısıtlamalar getirilirse tek üzülmeyeceğimiz şey şu Siyasetçilerin sevgilisinden yeni ayrılmış ergenler gibi şuursuzca yazdığı tweetler yüzünden gereksiz gündemler yaratılamayacak. Hepsinden öte, unutulan bir şey var Gökkuşağı AVMler gibi, lüks araçlar, lüks markalar, saraylar, kurallar, cezalar, nefret gibi insan yapımı bir şey değil. Ve dahası, doğa yaşamak için hep kendine yol bulur. Çok yaşasın doğa severler, yaradılanı yaradandan ötürü sevenler!
Oluşturulma Tarihi Aralık 04, 2015 1705Kafası Karışık Kontrtenor’ konserleriyle ünlenen Nuri Harun Ateş’in albümü, repertuvarının çeşitliliği ve renkliliğiyle dikkat Harun Ateş nihayet ilk albümünü çıkardı. Kaç zamandır Garaj İstanbul’da devam eden ve tamamiyle sanatçının şahsına münhasır türde bir gösteri olan Kafası Karışık Kontrtenor’ ile aynı ismi taşıyan albüm, çocukluğundan beri sahnede olmak ve şarkı söylemek dışında hiçbir şey hayal etmemiş bir yeteneğin, renkli mi renkli, tutarlı mı tutarlı bir ilk doğuştan yetenekli; renkten renge dönüştürebildiği bir sesi, kılıktan kılığa sokabildiği bir vokal kabiliyeti var. Bu da istediği şarkıyı, istediği biçimde söyleyebileceği, yorumlayabileceği, hatta oynayabileceği anlamına ŞAHİN VE BİR GARİP SERÇEOynamak derken de lafın gelişi değil. Zaten sahne tecrübesi tiyatro ile başlıyor, Mustafa ve Övül Avkıran’ın cömert destekleri ile. Başarıyla birlikte de çokça alkış, kapalı gişe geceler ve çokça hayran. Albümün dikkat çeken ilk özelliği repertuvarının çok çeşitliliği, çokrenkliliği. Besteler de var, popun geçmişinden bizzat sanatçı tarafından seçilmiş ve büyük bir kısmı gösterisi sırasında zaten uzun bir süredir seslendirilmekte olduğu Ajda Pekkan ve Cem Karaca’nın da ayrı sözlerle söylediği Bang Bang’i, Güneri Tecer versiyonuyla, Dan Dan’ haliyle söylenmiş ve albüm bununla açılıyor. Zengin ve iddialı ama iddiasını da yüklenebilen bir açılış bu. Tanju Okan’dan Şerefe’, Sevim Tuna’dan Bağdat Yolu’ dahil olmak üzere, cover’lar, tabiri caizse, bütün bir popüler müzik tarihimiz silkelenerek şarkılar da öyle. Hepsi, laf ya da çeşit olsun diye değil, tabloyu tamamlamak, manzarayı netleştirmek için albüme dahil edilmiş.“Bugün sokakta kimse tanımadı anne... Herkes korktu benden, dalları kopmuş bu bedenden... Küçük bir kızdım ben, uyurken makyaj yapan, yüksek topuklarla aynada kendini büyüten.” Bu cümleler Makyaj’ adlı şarkıdan; şarkının sözleri Çağlar Yerlikaya’nın. Harun Ateş’in böyle bir ideali de var. Cinsiyet ayrımcılığını gözlere sokmak, ezbere biçilmiş cinsiyet rollerini başlarda hicazkâr hem mastikaHüsn-ü Avare, Hüsnü Şenlendirici, Sony 4/5Enstrümanına hâkim Hüsnü Şenlendirici’nin yeni albümü, bu müzisyenimizin hangi türden, hangi şarkıyı seçerse seçsin, hiç fark etmediğini gösteriyor bir kere daha. Fark etmiyor ve gönül düşürdüğü şarkıları resmen baştan yaratıyor. Yaptığı, daha evvel yapılmış bir şarkıyı olduğu gibi kopyalamak değil; şarkının ruhunu ve duygusunu klarneti üzerinden aktarmak, bunu yaparken de kendi ruhunu katarak yeniden kurgulamaktır. Her seferinde başardı bunu. Yine başarıyor. Bu albümünde farklı olan, şarkı söylemeyi de denemiş olması. Kendi bestesi ki az da olsa Eski Dostlar’ şarkısına meylediyor Serçe’deki vokali, arabeskin saygı gördüğü o 70’li yılların izinde.
Dünyadaki 50 kontrtenordan biri olan Nuri Harun Ateş , Müziğimizin kraliçesiyle aynı şarkıda buluştu. 3 Sezen Aksu aşığının bir araya gelip ortaya çıkardığı eserin sözleri Çağlar Yerli̇kaya nın, bestesi Nuri Harun Ateş’in ve aranjesi Ogün Dalka’nın “Geçmişe Susmasını Söyle” adlı şarkı hala can yakan hatıralar üzerine yazılmış 2011 yılından bu yana gün yüzüne çıkmayı beklemiş bir şarkı. Müzik Yazarı Naim Dilmener sayesinde yolu şarkıyla kesişen Sezen Aksu’nun eşsiz yorumuyla bambaşka bir ruha kavuşan eser, Samsun Demir prodüktörlüğünde DMC Müzik etiketiyle şimdi dinleyicilerin huzurunda. Söz Çağlar Yerlikaya Müzik Nuri Harun Ateş Düzenleme Ogün Dalka Yönetmen Murad Küçük EĞLENCELİ SAHNEDEN RENKLİ ALBÜME NURİ HARUN ATEŞ
Oluşturulma Tarihi Mayıs 11, 2019 1254Benimle Söyle yarışmasının jüri üyelerinden biri de Nuri Harun Ateş oldu. 2007 yılında Türkiye’nin en önemli opera yarışmalarından birinde jüri özel ödülüne layık görülen Nuri Harun Ateş, gerek tarzı gerekse sesiyle dikkatleri üzerine çekti. İşte, Nuri Harun Ateş’in hayatına ilişkin bilgilerProfesyonel sanat hayatı 2002 yılında Mustafa-Övül Avkıran 5. Sokak Tiyatrosu'na dahil olmasıyla başlayan Nuri Harun Ateş, 2003 yılında "Neos Cosmos" adlı oyunda şarkıcı oyuncu olarak yer alıp, International Zurich Theater Spektakel 2003 performans ödülüne layık Zurich Theater Spektakel sponsorlarından aldığı bursla 2004-2005 Eğitim Öğretim Yılını İsviçre Schola Cantourum Basiliensis eski müzik okulunda yılları arasında İstanbul Devlet Konservatuarında Prof. Dr. Güzin Gürel ile yılları arasında 5. Sokak Tiyatrosu'yla yaptığı 2. müzikli oyunu olan "Aşhura" ile Hollanda, Almanya, İsveç, İtalya, Danimarka, Belçika, İsviçre, Fransa'nın başlıca müzik ve tiyatro festivallerinde performans Danimarka Kopenhag Hotel Proforma Tiyatrosu'nun son projesi "The Sand Child" filminde şarkıcı oyuncu olarak yer yılında Türkiye’nin en önemli opera yarışmalarından birinde jüri özel ödülüne layık görüldü. Bu ödül bir Kontrtenora verilen ilk ödül yılında Stockholm Gay Pride Festivali'nde sahne aldı. Organizasyonun konserlerinde yer almaya devam Ağustos ayında dünya prömiyerini Danimarka'da yapan "Glorious Death" isimli müzikal ile birlikte İsveç, Norveç, İngiltere turneleri Rotterdam Opera Günleri'nde dünya prömiyerini yapan "Dar-ül Love" isimli tek kişilik yeni opera ile Garaj İstanbul'da sahne aldı. Bu eser Türkiye'de yapılan ilk ve tek "Yeni Opera" Freiburg Devlet Tiyatrosu Garaj İstanbul ortak yapımı "Kabinet" adlı oyunda şarkıcı oyuncu olarak rol İskoçya Tiyatro Festivali'nde "Glorious Death" isimli müzikal ile sahne Bodrum Karya Barok Topluluğu’nun solistlerinden biri oldu. 1. Bodrum Barok Müzik Festivali'nde sahne aldı. Topluluğun yurt içi ve yurt dışı konserleri yılında "Kafası Karışık Kontrtenor" projesi ile İstanbul, İzmir, Bodrum, Çeşme, Ankara'da konserler yılında "Kafası Karışık Kontrtenor" projesi ile "Amsterdam de Prade" Festivalinde konserler yılında Avrupa Şatolar Birliği organizasyonu ile Almanya Coburg'ta konserler yılında Avusturya Barok Akademisi organizasyonuyla konserler dan beri İstanbul Gay Pride organizasyonlarında sahne yılında Doğan Müzik ile “Kafası Karışık Kontrtenor” projesinin albümü için anlaştı. Albüm 2015 yılında dinleyici ile yılında Garaj İstanbul’da “Kafası Karışık Kontrtenor” konserlerine devam Kıbrıs Bellapais Manastırı’nda “Temiz Kıbrıs” projesi kapsamında Soprano Demetra George Mustafaoğlu ile “Ateş and Diva” performansını Ebru Nihan Celkan yönetmenliğinde “Biraz Sen Biraz Ben” adlı tiyatro oyununda bir sezon boyunca başrolde sahne Pera Palace Hotel’de Yaratıcı Çocuklar Derneği yararına Soprano Demetra George Mustafaoğlu ile “Ateş and Diva” performansını The İstanbul’da Yaratıcı Çocuklar Derneği yararına konser İKSV, Babylon ve Taşra Kabare’de “Kafası Karışık Kontrtenor” konserlerine devam yılları arasında çeşitli firmaların özel gecelerinde konserler Kaş Antik Tiyatrosu’nda Soprano Demetra George Mustafaoğlu ile “Ateş and Diva” performansını sergiledi.“Kafası Karışık Kontrtenor” performansı ve klasik müzik konserleri devam etmektedir.
nuri harun ateş neden olmasın